Elektrik Olmasaydı Neler Olurdu? Elektriksiz Bir Dünyaya Bakış

İnsanlığın en büyük teknolojik buluşları arasında gösterilen elektriğin günümüzde bizi getirdiği noktaya olan katkısı yadsınamaz. Bilim, teknoloji ve refah seviyesini yükselten elektriğin sağladığı faydalar, hayatta en temel ihtiyaçlar arasına girmesine yol açmıştır.

Yaşamın devam etmesine ve aynı zamanda ilerlemesine yardımcı olan bu enerji türü hem evlerde hem de sanayideki neredeyse her makinenin çalışmasını sağlar.

Elektrik günümüzde aydınlanmadan iletişime, ulaşımdan ısınmaya kadar birçok farklı alanda hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Elektriğin ortadan kalkması aslında bütün bir gününüzün tamamen değişmesi demektir. Dolayısıyla elektriğin olmadığı bir hayat da düşünülemez hâle gelir.

Hayatımızın her alanında bulunan elektrik enerjisi artık olmasaydı yaşantımız ne yönde değişirdi? Elektriksiz dünyada iletişim nasıl sağlanırdı gibi soruların cevaplarını bu yazımızda bulabilirsiniz.

Yazımızın sonunda hiçbir müdahalede bulunulmadan yapay zekadan yararlanarak oluşturduğumuz özetimizi de inceleyebilirsiniz.

Elektrik Olmasaydı Neler Olurdu?

Elektriğin icadından önce insanlık binlerce yıl tüm işlerini elektrik olmadan kolayca yapabilmiştir. Ancak daha sonra hayatın tamamen elektriğe odaklı hale gelmesinden dolayı bugün bu enerjinin olmadığı bir dünyada yaşamaya başlamak pek çok insan için büyük şok ve hatta sorun yaratabilir.

Dünya üzerinde hala elektriğe erişemeyen ve hayatını bu şekilde devam ettirmeye çalışan insanlar bulunmaktadır.  2010 yılında dünya genelinde elektriğe ulaşamayan yaklaşık 1,2 milyar insan olduğu raporlanmıştır.

Bu sayı, o sıradaki dünya nüfusunun %17’sine denk gelmektedir. 2017 yılına gelindiğinde ise elektriğe ulaşamayan insan sayısı 840 milyona düşmüştür.

Her gün kullanılan çeşitli teknolojilerin gücünü sağlayan elektrik olmadığı takdirde günlük hayatta hiç zorluk çekmeden yapılan birçok iş sekteye uğrar.

Elektriğin olmadığı bir dünya düşünüldüğünde akla ilk gelen genellikle ev içinde aydınlatmadan faydalanamamaktır. Akşamların karanlık olması ise insanları birçok durum karşısında savunmasız hale getirir. Ayrıca ev içinde dahi her işin istendiği şekilde yapılması oldukça zorlaşır.

Buna ek olarak elektronik cihazları kullanmak da elektriğin olmadığı bir durumda mümkün değildir. Yiyeceklerin uzun süre taze kalmasına yardımcı olan buzdolabı ve dondurucular çalışmayacağından yiyecekler bozulur ve taze olanları muhafaza etmek konusunda da sıkıntılar başlar. 

Telefon hatları elektrik olmadığında kesileceği gibi aynı zamanda telefonları şarj etmek de mümkün olmaz. Bu nedenle şarj bittiğinde telefonlar da kullanışsız hale gelir.

Dolayısıyla hem iletişim konusunda büyük zorluklar yaşanır hem de telefonlarla yapılan işlemlerin büyük bir kısmı artık yapılamaz. 

Su ve ısınma insan hayatındaki en temel iki ihtiyaçtır. Elektriğin olmadığı bir dünyada bu iki ihtiyacın karşılanması da son derece zor bir hal alır.

Doğal gazlı merkezi ısıtma sistemleri, elektrik ile çalışır. Aynı şekilde su sistemleri de elektrikle çalışan pompalara bağlıdır. Bu nedenle suyu içmeden önce arıtmak gerekir.

Tüm bu kötü etkilerinin yanında elektriğin olmaması sonucunda internet, bankamatik, asansör gibi günlük hayatta sıkça kullanılan birçok teknoloji de ulaşılamayacak duruma gelir. Başka bir deyişle elektriğin olmaması alışılan normal hayatın sonu olarak nitelendirilebilir.

Elektrik Olmasaydı İnsanlık Bu Kadar Gelişebilir Miydi?

Elektriğin olmadığı bir dünyada yaşamak aslında elektronik cihazların getirdiği konfor ve lüksün olmaması ile sınırlı değildir. Elektrik sayesinde yaşam alanlarında hem daha güvenli hem de daha etkili bir aydınlatma ve ısıtma sağlanır.

Geceleri aydınlanma sayesinde güvenlik de artırılmış olur. Bu sayede hava kararsa dahi insanlar yaşamlarına devam etme imkânı bulur. 

Temiz suya ulaşım fırsatı da elektriğin sağladığı faydalardan biridir. Bununla birlikte yiyeceklerin muhafaza edilmesi ve pişirilmesi pratik hale gelir.

Söz konusu endüstri ve tarım olduğunda da birçok farklı ekipmanın kullanılması elektrik ile mümkün olur.

Bunlara ek olarak telefon ve internet gibi iletişimi son derece kolaylaştıran teknolojilerden faydalanılır. İnternet aynı zamanda eğitim ve üretkenlik gibi konularda insanlığa büyük katkıda bulunan bir teknolojidir.

Elektriğe erişimi olmayan toplulukların elektriği kullanabilmesi sağlandığı takdirde sağlık ve eğitim gibi kamu hizmetlerinin de gelişmesine olanak tanınır. 

Bütün bunlar göz önüne alındığında elektriğin olmadığı bir yaşam insanlık için son derece zorlu olur. Ayrıca bu imkanların olmadığı bir dünyada teknoloji, bilim ve yaşam konforu açısından bugün gelinen noktaya ulaşılması da mümkün olmayabilir.

İleride Enerji veya Elektrik Sıkıntısı Yaşanabilir Mi?

Yenilenemeyen enerji kaynaklarının gün geçtikçe tükenmesinin, ilerleyen süreçlerde enerji krizleri yaşanmasına sebep olabileceği düşünülmektedir.

Günümüzde yenilenebilir enerji kaynakları ve fosil yakıtlar karşılaştırıldığında sektöre fosil yakıtların egemen olduğu görülmektedir. Enerji ihtiyacının %80 gibi büyük bir kısmı fosil yakıtlardan  karşılanmaktadır.

Eğer bu kaynaklardan nasıl elektrik elde edildiğini öğrenmek isterseniz Elektrik nasıl üretilir? yazımızı inceleyebilirsiniz.

Dünya çapında günlük olarak 320 milyar kW/h kadar enerji kullanılır. Bu, her bir insan için durmadan yanan yaklaşık 22 ampule denk gelmektedir. Bununla birlikte önümüzdeki yüzyılda bu sayının üç katına çıkabileceği tahmin edilmektedir.

Fosil yakıtlar, oldukça uzun bir süre insanlığın enerji ihtiyacını karşılamıştır ancak bu kaynaklar eninde sonunda tükenecektir. Dolayısıyla hidroelektrik enerji gibi yenilebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmek daha sağlıklı olacaktır.

Yenilenemez kaynakların tükenmeye başlamasının yanı sıra ekonomi açısından da zorluklar yaşanabilir ve bu da bir enerji krizine yol açabilir. IEA (Uluslararası Enerji Ajansı) tarafından yayınlanan 2022 yılı dünya enerji raporuna göre gelecekteki ani fiyat artışlarının önüne geçmek için güçlü politikalar gerekmektedir.

2050’ye kadar enerji sektörüne yeni yatırımlar yapılmasına ihtiyaç vardır. Aynı zamanda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki temiz enerji yatırımlarının arasındaki büyük uçurumun da kapatılması gerekir.

Elektriksiz Bir Dünyada İletişim Nasıl Olurdu?

Uzak mesafelerdeki insanlarla iletişim kurmak için en eski yöntemler ateş, davullar ve güvercinlerdi. Bayraklar ve meşaleler aracılığıyla verilen sinyaller kısa mesafe için tercih edilirdi. Elektrikli telgraf icat edilmeden önce görsel telgraf adı verilen cihazlardan da faydalanılmıştır. 

Görsel telgrafın başarılı örneklerinden biri olan semafor, 1791’de Fransa’da Claude ve Ignace Chappe kardeşler tarafından geliştirilmiştir.

Bu sistemde bulunan kulelerde kollar vardır ve her bir kol çeşitli açılarda hareket etme özelliğine sahiptir. Hareket etme özelliği sayesinde harfler ve sayılar oluşturarak, 5 ile 10 km aralıklarla yerleştirilen kuleler ile uzak mesafelerde iletişime olanak vermektedir.

Yaygın şekilde kullanılan diğer bir görsel telgraf ise 1795 yılında İngiltere’de George Murray tarafından geliştirilmiştir. Bu cihazda ise altı adet perde vardır ve bu perdeler açılıp kapanarak karakterler iletilir. 19. yüzyılda bu cihazlar yerini tamamen elektrikle çalışan telgraflara bırakmıştır. 

Elektriğin olmadığı bir dünyada hala bu sistemlerden faydalanmak kaçınılmaz olurdu. Günümüz teknolojisinde faydalandığımız telefonlar ve internet, bize dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan sevdiklerimizi aramak veya anlık olarak mesajlaşmak için imkân tanır. Ancak elektriğin olmadığı bir dünya düzeninde bu teknolojilerden faydalanmak mümkün olmaz.

Elektrik Olmasaydı Işık Olur Muydu?

Elektriğin icadı ve gazlı aydınlatma ürünleri icat edilmeden önce iç mekanlarda genellikle en büyük ışık kaynağı şömine tarzı alanlardaki ateşten gelirdi. Evde yapılması gereken aktiviteler için mum ışığı veya gaz lambaları gerekirdi.

Bu nedenle bu küçük ışık kaynaklarından biraz uzaklaşıldığında aydınlık gerektiren işler yapmak mümkün değildi. Ayrıca karanlık olduğunda da ev, tehlikeli bir alan haline gelirdi.

Zenginler bu dönemde bal mumundan üretilen mum kullanırken herkes o kadar da şanslı değildi.

Maddi zorlukları bulunan kesimler genellikle hayvansal yağlardan üretilen mumları kullanırdı. Bu da az ışık, duman ve kötü koku anlamına geliyordu. 

Ami Argand tarafından 1780 yılında yuvarlak fitilli bir kandil geliştirildi ve evlerde bu sistem kullanılmaya başlandı.

Ancak asıl değişiklikler aydınlatma teknolojisi endüstriyel olarak gelişmeye başladığında yaşandı. 18. yüzyılın sonlarına doğru gaz, aydınlatma için kullanılmaya başladı. 

Pek çok insan bu teknolojiyle sokaklarda ya da geceleri aydınlatılan fabrikalarda tanıştı. Evde gazla aydınlatma ise 19. yüzyılda popüler hale geldi.

Ancak yatak odalarında boğucu gazların olması, dumanın fazlalığı, kararan duvarlar ve patlama riskinden dolayı güvenli bir aydınlatma yolu sayılmazdı.

Elektrik icat edilmemiş olsaydı bugün insanlık hala bu yöntemlerle aydınlanıyor olabilirdi. Günümüzde bir anahtar yardımıyla aydınlatılan odaların konforu, her sokakta bulunan onlarca sokak lambası ve pratik birçok aydınlatma ürünü sayesinde güvenlik artmış durumdadır.

Özet

** Özet bölümü hiç bir müdahalede bulunulmadan Chatgpt ile oluşturulmuştur**

Elektrik, modern yaşamın temel bir bileşeni haline gelmiştir ve birçok farklı alanda önemli rol oynamaktadır. Bu yazıda, elektriğin olmadığı bir dünyada yaşamın nasıl etkileneceği ve iletişimden aydınlatmaya kadar birçok alanda nasıl zorluklar yaşanacağı ele alınmıştır. Elektrik olmadan, ev içi aydınlatma zorlaşırken, iletişim araçları kullanılamaz hale gelir. Ayrıca su ve ısınma gibi temel ihtiyaçlar da karşılanamaz. Elektrik sayesinde sağlanan güvenlik ve konfor da kaybolur ve teknolojik gelişim sekteye uğrar.

Ayrıca, gelecekte enerji kaynaklarının sıkıntıya girebileceği ve enerji krizleri yaşanabileceği konusu ele alınmıştır. Fosil yakıtların tükenmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin önemi vurgulanmıştır.

Son olarak, elektrik olmadan iletişim yöntemleri ve aydınlatma seçenekleri hakkında bilgi verilmiştir. Elektrik olmadan, insanlar uzak mesafelerde iletişim kurmak için görsel telgraf gibi eski yöntemlere başvurmak zorunda kalabilirler.

Bu yazının özeti, elektriğin modern yaşamdaki kritik rolünü ve elektriğin olmadığı bir dünyanın yaşamımıza nasıl etki edeceğini vurguluyor. Ayrıca, enerji kaynaklarına olan bağımlılığımızın gelecekteki zorluklara işaret ediyor.

Elektrik sizin hayatınızda ne kadar önemli bir yere sahip? Elektrik olmasaydı hayatınız nasıl değişirdi? Yorumlarınızı bekliyoruz.